Ana içeriğe atla

Hayata Bir Anda Elveda Demek

...

Hep Televizyonda görmüştüm ya da okumuştum bir yerlerde. Bomba haberleri..

Ani bir patlama, canlı bomba tehlike... Hepsi çok kötü şeyler.
Hep bir olasılık vardır. Tehlike o kadar arttı ki, olasılık o kadar yükseldi ki...
Bu kötü olaylar bana o kadar yabancı ki.. Hatta bir keresinde suçsuzken
suçlu olmak üzerine espiri konusu bile olmuştum. Portekizde bir kafede
öğlen yemeğimi sipariş ederken başlayan muhabbet sonucu, Türkiye'den geldiğimi
öğrenen garson, yanında bomba var mı diye sormuştu.. İşte böyle o gün yanımda
bomba yoktu. Hatta patlayan bombalar hep uzağımda patlamıştı.

Bugün bana baya yaklaştı. 10 dakika ile kaçırdı bizi.. Gözlerimizin
önünde patladı. Ardında yaralı vatandaşları ve polisleri bırakarak.
Amacı ne olduğu bilinmeyen intihar eylemcisi gerisinde soru işaretleri ve öfke bırakarak
öldü. Bize de Sütişde başladğımız kahvaltı tabağımzdaki kırıntılara bakerken
üzüntü, korku bıraktı... arkadaşım Joseph ile oradan hızlıca kaçmaktan başka bir çare yoktu.. Belki öleceğin korkusu ile istiklalde koşmak çok kötüydü...

Umarım bu olayların sonu gelir. Daha güvenli ve daha güvenli bir ülke diliyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

philip petit, new york'ta ikiz kuleler arasında yürümek. to walk between the twin towers. a andar entre as torres gêmeas

-TR- New York'ta, İkiz kuleler arasında yürümek. İnanmak benim için çok zor olurdu eğer görmeseydim. Philip Petit bunu başardı. Hem de 24 yaşındayken. Petit şöyle diyor; eğer hedefiniz varsa onu hayal eder, onu görür ya da yaşayarak elde edersiniz. Onun hayali bir gün dişçiye gittiğinde muayne olurken gözüne çarpan haberdeydi. Dişçide sırasını beklerken dünyanın en büyük kulelerinin amerikaya inşa edileceği yazılıydı. Dişini çektirmeden büyük bir heyecanla paris sokaklarına koyulur. Evet hayali henüz yeryüzünde yoktur ;ama bir gün kulelerin yapımı bitince ip cambazı Philip Petit Amerikaya uçacak ve bu hayalini kanun önünde suçlu düşmek pahasına bile olsa gerçekleştirecektir....August 7, 1974. bu sıradışı öyküyü bugun IF Istanbul Film festivalinin gala gecesinde izleme fırsatı buldum. Tamami ile arşivden çıkan görüntüler ve fotoğraflar ile süslenmiş olan bu filmde inancı, hayata gökkuşağının renkleri ile bezenmiş gözlüklerle bakabilen bir denge ustasının sıradışı öyküsünü izl

Anı Yaşa

YAŞA SEN Her şeye boşver, dolu dolu yaşa. Madem ki bir aşkın var, ne güzel, tadını çıkar... Sanki ayıp bir şeymiş de utanıyormuşsun gibi yazmışsın bana... Her şeye boşver ve aşkı yaşa... İlle de büyük aşk olması gerekmez; yaşanan her aşk büyüktür, yeter ki tadını çıkarmasını bil... Çok büyük umutlar bağlama, yarını hiç düşünmeden, günü gününe sev, sevginin tadını çıkar... Sevgide geleceği düşünürsen aşkı, bombok edersin. Sakın haaa... Sonsuz, monsuz diye karşındakinin başını yeme... Her şeye boşver; öylesine sev ki, sevdiğini bile umursama, salt kendin için sev, bencilce yaşa aşkı, bütün maddesiyle... Yaşamdan elinde kala kala salt yaşadığın sevgiler kalır sonunda, ne şu, ne de bu... Bütün onlar, aşkı yaşamak için gerekli olan - ne yazık ki gerekli olan- gereklerdir. Aslolan aşktır yaşamda... Dolu dolu, dolu dizgin, zilzurna, saniye saniye aşkı yaşayarak sev... İki yıl, üç yıl sürecek diye umutlanıp enayilik etme... İster sürer, ister sürmez... Sen o

Anlar

eğer yeniden başlayabilseydim yaşama ikincisinde daha çok hata yapardım kusursuz olmaya çalışmaz sırtüstü yatardım neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar çok az şeyi ciddiyetle yapardım temizlik sorun bile olmazdı asla daha çok riske girerdim seyahat ederdim daha fazla daha çok güneş doğuşu izler daha çok dağa tırmanır daha çok nehirde yüzerdim görmediğim bir çok yere giderdim dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine yaşamın her alanını gerçek ve verimli kılan insanlardanım ben yeniden başlayabilseydim eğer yalnız mutlu anlarım olurdu farkında mısınız bilmem yaşam budur zaten anlar sadece anlar sizde an ı yaşayın hiç bir yere yanında termometre su şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben yeniden başlayabilseydim eğer hiç bir şey taşımazdım eğer yeniden başlayabilseydim ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla bilinmeyen yollar keşfeder gün